Bu Blogda Ara

23 Kasım 2011 Çarşamba

Suç ve Ceza Festivali Kapsamında Yer Alan Gölgeler ve Suretler Filmi..

 Derviş Zaim’in , bu yıl Uluslararası Suç  ve Ceza film festivali kapsamında seyirci ile buluşan filmler arasında yer alan "Gölgeler ve Suretler" filminin  tanıtımı ile film ile ilgili  yorum ve  eleştirilere de 8. sayımızda yer verdik...

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Açılış Paneli

Başakşehir Belediyesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi’nin işbirliğiyle düzenlenen 1.Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, 30 Eylül’e kadar çeşitli etkinliklerle devam etti. Festivalde bir hafta süresince 100’den fazla film ve belirlenen etkinlik alanlarında, birçok seminer ve panel takip edildi.
Suç ve Ceza kavramlarını, “sinema ve akademik dünyayı” bir araya getirerek ve hukukun temellerinde bir tartışma ortamı oluşturarak uluslararası boyuta taşımayı hedefleyen 1.Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivalinin İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleştirilen  Açılış Paneli   fotoğrafları ve haberlerine 8. sayımızda yer verdik...



19 Kasım 2011 Cumartesi

Derneğin ilk kurucularından Mustafa Aydın ile söyleşi...

Hukukçular Derneğinin ilk kurucularından Mustafa Aydın ile yapılan söyleşiyi yine 8. sayımızda okuma fırsatı bulabileceksiniz...
 "Sıcak geçeceği söylenen Ramazan ayı içinde ağustosun sonlarına doğru İstanbul’da bardak boşanırcasına bir yağmur yağıyor. Sanki kuraklıktan mağdur Somali halkına gönderilen yardımlar , gökyüzünden rahmet olarak ülkemize geri dönüyor.  İşte böyle bir günde sözleştik derneğimizin ilk kurucu başkanı Av. Mustafa Aydın ile. Başkan Cavit Tatlı’nın bürosunda buluştuk. Buluşmayı için gerekli irtibatları sağlayan Onursal Başkanımız Necati Ceylan ile de Bakırköy’de buluştuk.
Ataköy’de ki apartmanın merdivenlerinden çıkarken dimdik, asırlık bir çınarın kapıda güler yüzü ile bizi beklerken bulduk. Muhterem zevceleri Zuhal Hanım eski komşuluk ve dostlukların kalmadığından bahsederek biraz sitem etti. Anlaşılan aranıp sorulmamaktan şikayetçi idi. Onursal başkanımız Av. Necati Ceylan gerekli açıklamalarda bulunurken biz hiç sesimizi çıkarmadık, artık ortada bir günah varsa,  diğer olaylarda ki  bütün günahlar gibi  Onursal Başkanımızın omuzlarında kendisine bir yer bulur diye düşündük. Netice de insanlara  çok maddi ve manevi yükleri taşıdıktan sonra   Onursal Başkanlık payesi verilerek teşekkür edilmez mi?
Sohbet esnasında Derneğimizin ilk başkanı Av. Mustafa Aydın’ın 1917 yılında nüfusa kaydedildiğini ama daha önce doğmuş olabileceğini, kendisinin geç kaydedilmiş olabileceğini öğrendik. İlk başkanımızın beş kız evlat sahibi. Son başkanımız Av. Cavit Tatlı’da benimde üç kızım var dedi. Neyse ki yeni başkanımızın önünde, aradaki mesafeyi kapatmak için uzun seneler var. Cenneti garantilemiş iki babayı ve başkanı yanyana görmek güzel bir duygu…94 ve 35 yaşında iki başkan yan yana duruyordu.
Öncelikle derneğimizin 40. Yılı sebebiyle hizmeti geçen üyelerine verdiği plaketi sunduk. Kendisi o anda çok duygulandı: “beni çok bahtiyar ettiniz, bu hayatta aldığım en kıymetli hediyelerden biri.” dedi.
Kendisinin bir avuç arkadaşıyla diktiği fidan, 40 yaşında bir ağaç olmuştu. Ülkemizde 40 yaşında kaç kurum vardı ki? Aslında bahtiyar olan bizdik. Mensubu olmaktan mesut olduğumuz derneğimizin kurucularına,  minnettarlığımızı bu ufak vesile ile gösterme fırsatı bulduk. Hakları hiçbir zaman ödenmez. Sonra röportaja başladık."...Devamı İdeal Hukuk Dergisi 8. Sayısında...

HUKUK VE AHLAK...


Değerli hocamız Hüseyin Hatemi'nin, İdeal Hukuk Dergisi için kaleme aldığı 'hukuk ve ahlak' adlı makaleden tadımlık niteliğinde paylaşmak istedik...Yazının tümünü basım aşamasında olan 8. sayımızda okuma fırsatı bulabileceksiniz...
"Oysa, Tabiî Hukuk’un temel ve evrensel ilkeleri; tekrar edelim ki “yaptırımlı ahlâk ilkeleri”dir ve Pozitif Hukuk’un ahlâka atıf yaptığı hallerde, iyi bir Anayasası olan ülkelerde Tabiî Hukuk’un evrensel ilkelerinin ...ışığında “yazılı olmayan emredici kurallar” niteliğinde olan ahlâk kurallarını belirlemek gerekir.
Ahlâk normları da evrenseldir ve izafî değildirler. Bu normları, “zevkler ve renkler tartışılamaz” noktasından ele almak yanlışdır. Kişinin zevk tercihlerini ifade eden yargılar sübjektif olamazlar. “Toplumdaki genel ahlâkî töreler” için hâkim her somut olayda halk oyuna baş vuramaz. Şu halde evrensel Tabiî Hukuk ilkelerini Anayasa’da ifade ettikten sonra, Hâkimin de yaptırımlı ahlâk ilkelerini bu evrensel Tabiî Hukuk ilkeleri doğrultusunda araması gerekir
." Prof. Dr. Hüseyin Hatemi

Başlarken...(7. Sayı)

       İdeal Hukuk Dergisi yeni yayın kurulu ve yeni yayın anlayışıyla bu yılda siz değerli okurlarıyla buluşuyor. Digesta, "hominum causa omne ius constitutum est" der. Yani "bütün hukuk insanlar içindir" . İnsan için var olan hukuk kurallarının olmazsa olmazlarını hatırlamak, tartışmak, yeniden düşünme kanaatini uyandırabilmek amacındayız...
      Günümüzde hukukta yaşanan kargaşanın ve ölçüsüzlüğün hangi boyutlara vardığı düşünülecek olursa bu tarz çalışmaların bir ihtiyaç olduğu, fakat hatalarımızın ve eksikliklerimizin mutlaka olacağı, yanlışlarımızı düzeltecek, eksik bıraktığımız hususları tamamlayacak meslektaşlarımıza, kapımızın her an açık olduğunu belirtmeliyim...     Arzumuz, damarlarda dolaşan kan gibi, kapağının altında nabız atışları duyulacak kadar canlı, günceli yakalayan ama güncelde boğulmayan uzun süre hatırdan çıkmayacak, bir gün mutlaka tekrar okunmak isteneceği için kütüphanenizin bir köşesinde yer edecek iyi bir dergi çıkarabilmek...
     Derginin ağırlığını hukuk makalelelerine vermekle beraber, bazı kavramların yeniden tartışılıp düşünülmesi, -en azından hatırlanması gereğine binaen - her sayıda bir kavrama ağırlık verme kararını aldık. Bu sayıda "Adl mucib-, salah-ı cihandır" denilen "adalet" üzerine yoğunlaştık.
     Frederick Nietsche "Yaptığınız işin felsefesini yapmazsanız yalnızca teknisyen olarak kalırsınız" der. Demokrasi, özgürlükler, insan hakları gibi batılı kavramların yeniden yorumlanması ve tartışılmasını, bütün hakların kaynağı olan "Hak'ın Hakkı" kavramıyla insanların maddi ve dünyevi yanlarının yanı sıra onların metafizik yanları ve inançlarının da hukuk devleti ilkesi içinde tartışılmasını, konuşulmasını ileriki sayılar için hedefliyoruz. Yol arkadaşlığımızın gidişatını siz değerli okuyucuların teveccühleri, eleştiri ve katkıları belirleyecek....
    Ülkemizin son yıllarda, bölgesel ve küresel çapta gittikçe güçlenmesi, geleceğin dünyasında lokomotif görevi yapacağının müjdesini verir niteliktedir. Yiğit düştüğü yerden kalkar sözünü teyit edercesine...Dünyanın kalbi tekrar buradan atacak inşallah. Yeter ki bizler bu müjdenin kurşun gibi ağır yükünü taşımaya azmedelim.
      Bu baş döndürücü hız ve değişime hukukçular olarak, vicdanlarımızla, adaletten yana tavrımızla ve ufkumuzu çok geniş tutarak ya katkıda bulunacağız ya da tarih yapma fırsatını izleyici koltuğunda tamamlayacağız. Bir üstadın deyimini küçük bir değişiklikle söylecek olursam "dehrin öyle bir dem'ine geldik ki sıradan bir hukukçu olmaya hakkımız yok". Bizler beşeriyet adına düşünen, araştıran, bütün insanlığın hatta mahlukatın ıstırabını kendi meselesi adletmiş, tüm insanlığın göz yaşını dindirmeye namzet, batıya ilişkin platonik aşk ve nefret arasında gidip gelen patalojik bunalımlarını aşmış ve bu bağlamda esaslı sorular sormaktan ve cevaplar aramaktan korkmayan hukukçular olmalıyız.
      İşte o vakit Necip Fazıl'ın "Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı"'nı gediğine koymayı başaracak, diğer bir şairin "güneş çağ öncüleri" dediği, elleri altın çağ mimarı genç ve asil entelijansiya yetişecektir.
      Fakat Gandhi'nin dediği gibi bizler dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmadıkça hiçbir değişim gerçekleştirilemez. Değişim ise ezelden geleni hatırlamakla başlamalı belki. İnsanlara insan olduklarını daha çok anlatmalıyız der ya Tarkovsky, bizim de amacımız en başta kendimize insan olduğumuzu hatırlatmak ve unutturmamak.

Ala istihyain arz ederim.


Av. Şebnem Taşan Kurt (Editör)